20 Ağustos 2010 Cuma

Gebelik anıları 34-39 haftalar

34. HAFTA

ANNE ADAYI:
Nefes almakta epey zorlanır oldum. Hatta bazı an nefes alamıyorum bile diyebilirim. Bu hafta bahardan kalma bir hava vardı. Bahar aylarını çok severim, bana çok iyi geldi. Üzüntü kaynaklarımı öldürdüm ve gömdüm. Hatta yasını bile tuttum. Bir süre ortaya çıkmasalar iyi olur. Mutsuz olmak ve çevremdeki insanları da mutsuz etmek istemiyorum. Başta Koralp ve doktorum olmak üzere epey can sıktım. Bu hafta sonu diyetisyen ve canım doktorcuğumda idik. Toplamda 8,5 kilo aldım. Bu ay 1 kilo alma hakkım daha var. Herşey yolunda. Canım doktorcuğum da Altuğ’un 2,160 gr olduğunu söyledi. Koca göbüşkolu minik bir oğlum var. Artık kontroller sıklaşacak. Doğuma az kaldı.

BABA ADAYI:
Bu haftasonu havanın ısınmasını fırsat bilerek boğaz da biraz gezdik. Bişeyler yedik içtik. Nurcan çok mutu oldu. Dolayısı ile ben de mutlu oldum. Bu hafta çok güzel bir hafta idi. Oğlum eşim ve ben. İkimiz de bu hafta oldukça mutlu günler geçirdik. Ufaklık da mutluydu sanırım. Habire annesinin karnında oyunlar oynadı. Hafta sonu oğlumuzla buluştuk. Boyumuz biraz kısa ama sağlığımız yerinde. Göbeğimiz ise ilerde gidiyor. Umarım kalan haftalar da bu hafta gibi güzel geçer. Nurcan artık daha çabuk yoruluyor. Diyetisyeni Nurcan’a çok güzel kelimeler söyledi. Doğum sonrası diyet programını bile planladılar. Nurcan mutlu ben mutlu ve tabi ki oğlum da mutlu. Sanırım ...


35. HAFTA

ANNE ADAYI:
Çok yorgun ve de halsiz bir haftadayım. Kemiklerim ezilmiş gibi hissediyorum. Doktorcuğum 36. haftanın sonunda izne ayrılmam gerektiğini söylese de ben 37.-38. haftaya kadar çalışmayı düşünüyordum. Ama sanırım yapamayacağım. Önümüzdeki haftayı iple çekiyorum. Geçen işe giderken otobüste bayıldım ve çok korktum, ya tansiyonum ya da kan şekerim düştü bilemiyorum. Yollarda doğurmak istemiyorum. Aşırı kilo almamama rağmen hareket yeteneğim azaldı ve çok çok zor nefes alıyorum. Ayaklarım şişmeye başladı. Altuğ ise sanırım hayatından memnun annesini şiddetle tepmeye devam ediyor. Gecelerim ise kabuslarla geçiyor. Doğumhanede delik deşik olmalar mı, doğuramadan ameliyat masasında kalmalar mı, devasa büyüklükte börtü böcükler mi, zombiler mi... Ne ararsan var.

BABA ADAYI:
Bu hafta annemiz bizi biraz korkuttu. İşi bırakma zamanı geldi. Ama genel olarak daha olumlu bir hafta idi. Eşimin depresif davranışları yerini beklentiye bıraktı. Doğal olarak da endişeler başladı ikimizde de. Neredeyse 9 ay geçmiş durumda. Sanırım toplama bakınca çok sorunlu bir hamilelik dönemi yaşamadık.

36. HAFTA

ANNE ADAYI:
Hazırlıkları tamamlamaya çalışıyoruz artık. Son koşturmacalar... Bu hafta da nefes alıp vermede çok zorlandım. Ayaklarım da akşamları şişiyor ve zonkluyor. Gündüzleri ise enerjim var ama vücudum harcamaya izin vermiyor. Kabus dolu gecelere ise devam. Doktorum vefat ediyor ve ben doğumhanede kalakalıyorum. Rüyalarımda bir doğursam sanırım gerçekte de doğurabileceğim. Altuğ’un odasında bir perdesi eksikti. O da tamam oldu. Babamızla ellerimizle tırnaklarımızla yaptık bu odayı. O yüzden bize göre çok güzel oldu. Tek eksiğimiz Altuğ Kağan...

BABA ADAYI:
Oğlumun odasında artık ufak tefek şeyerden başka bir eksik kalmadı. Hafta boyunca eşimi otobüs durağına ben arabayla bıraktım. Bundan dolayı işe yarım saat geç gittim. Artık bütün dikkatim oğlumda. Nasıl bişey çıkacak diye merakım gittikçe artmaya başladı. Eşimi daha iyi anlamaya başladım sanırım. Ama henüz kendimi baba gibi hissetmiyorum. Dışarıda bebişlere gözüm takılıyor. Nasıl bir anne&baba olacağız acaba? Kim bakacak? Umarım ikisi de sağlıklı olur.

37. HAFTA

ANNE ADAYI:
Bu hafta izne ayrıldık artık. Oğlumla evdeyiz. Sevgili doktoruma gittik. Beyimiz 2,795kg 45,5cm olmuş. Onu nasıl merak ediyorum anlatamam. Canım doktorum iki seferdir çok güzel bir burnu olduğunu söylüyor, göreceğiz. Bu hafta idrar ve kan tahlili sonuçlarını aldık, her şey normalmiş. Ayrıca beni NST’ye bağladılar. Onda da her şey normaldi. Bunun dışında bu hafta soğuk algınlığı ile geçti. Dolayısı ile zorunlu istirahat etmek zorunda kaldım. İstemediğim halde ilaç kullanmak durumunda kaldım. En azından ateşim yükselmedi. Altuğ gayet iyi. Annesi ile bolca dinlendi.

BABA ADAYI:
Eşim bu hafta izne ayrıldı. Ama soğuk algınlığı yüzünden 1 hafta yattı. Doktora götürdüm, ilaç verdi. Bu dönemde ilaç alabiliyormuş meğersem. Şu 3 hafta geçmiyor bir türlü. Merak, sevinç ve endişe hepsi bir arada. Neyse ki az bir süre kaldı. Yakında herşey sonuçlanacak.

38. HAFTA

ANNE ADAYI:
Bütün cici kıyafetlerimiz, nevresim takımlarımız yıkandı, ütülendi, yerlerine yerleştirildi. Artık cidden tek eksiğimiz Altuğ Kağan. Annem doğuma daha var diyor, karnım daha aşağı inmemiş  Oğlum sanki bulunduğu yerden hiç çıkmayacakmış gibime gelmeye başladı. Rüyalarımda ise doğurabiliyorum artık. Ayrıca sevgili doktoruma kontrole gittik. Beyimiz 3,160kg olmuş. Artık doğum her an başlayabilirmiş, çünkü plesanta gelişimini tamamlamış. Doktorum bana doğum sancılarından bahsetti. 9 aydır beklenen an bu an olmasına rağmen çok ama çok heyecanlıyım. Doğum valizimizi hazırladım. Gören tatile çıkıyorum sanacak  Eksik var mıdır acaba? Geceleri hiç uyumuyorum. Resmen oturup oğlumu bekliyorum artık. Arada bir sancılar gelmeye başladı. Acaba bu mu doğum sancısına dönüşecek sancılar?

BABA ADAYI:
Hafta sonu tüm alınan eşyalar yıkandı. Ayrıca doktorumuz Nurcan’a artık sürenin dolduğunu ve her an gelebileceğini söylemiş. Bu bizim heyecanımızı katladı resmen. Son kontrollerde çıkan eksikleri de aldım. Artık bekliyoruz.

39. HAFTA

ANNE ADAYI:
Bu haftayı anlatacak en güzel kelime sabırsızlık. Geceleri bile oturup sanki oğlum her an kapıyı çalacakmış gibi beklemeye başladım. Uyusam ya? Nasıl olsa çok yakında uykusuz geceler başlayacak. Yürümekte ve geceleri bir taraftan diğer tarafa dönmekte oldukça zorlanmaya başladım. Sanırım vücudumda doğumla ilgili çalışmalar başladı, hissedebiliyorum artık. Normal doğum bekliyoruz. Bahar da geldi iyice ve ben çok ama çok mutluyum.

BABA ADAYI:
Hafta sonu babaanne ve dede Ankara’dan geldiler. Sigara içmeleri sorun yarattı. Bebeğimin yanında da sigara içmezler umarım. Onlar da bayağı bir şeyler getirmişler. Onlar da yıkanacak. Nurcan artık hiç hareket edemez oldu. Ayrıca sanki çocuk olunca hiç gezemeyeceğiz gibi bir psikoloji bizi bağladı. Bu da canımızı sıkıyor. Ama her şeyi hazır. Biz bekliyoruz. Altuğ Kağan seni şu anda o kadar çok merak ediyor ve seviyorum ki bilemezsin. Belki 20 yıl sonra bu satırları okurken bize gülmezsin.

0 yorum:

Yorum Gönder